Selahattin Esim

Selahattin Esim

24/04/2013
by Selahattin Esim
0 comments

Bulut Teknolojisi ve Geleceği hakkında bir yorum

Günümüzde maliyetlerin kontrolünün giderek daha fazla önem kazandığı bir süreçte yaşıyoruz. En ufak esnaftan en büyük holdinglere kadar herkes maliyetlerini nasıl kontrol edebileceğinin formülünü arıyor. Özellikle teknoloji yatırımı yapmak veya mevcut yazılım platformlarını yenilemek zorunda olan firmalar Bulut Teknolojisini muhakkak gözden geçirmelidirler.

Bulut Teknolojisi Nedir?

Bağımsız platformlarda, her hangi bir kuruluma gerek olmadan web tabanlı uygulamalar ile kullanıcılara yazılım kaynaklarını sunan bir teknolojidir.

Basit network diagramlarında Internet’i temsil etmede çoğunlukla kullanılan bulut resminden yola çıkılarak adı konulan “Bulut Bilgi İşlem” kavramı herhangi temel bir uygulamanın Internet üzerinden çalışılabilmesi demektir. En büyük özelliği, kullanıcıların kendi sistemlerinde herhangi bir kurulum yapmasına ve geleneksel yazılımlardaki gibi bilişim teknolojilerine fazla yatırım yapmasına gerek olmamasıdır. Bulut Bilgi İşlem yönteminde tüm kaynaklar ve hizmetler “kullandıkça öde” modeliyle işletmelerin kullanımına sunulur. Microsoft’un Ocak 2010’da piyasaya sürdüğü “Microsoft Azure” isimli online işletim sistemi “Bulut Bilgi İşlem” teknolojisinin en güncel örneklerinden biridir.

Gartner Group araştırmasına göre 2012 yılında Fortune 1000 kuruluşlarının %80’i bulut bilişim servislerine geçmiş olacaktı. 2009 yılındaki Bulut Bilişim pazarı 58,6 Milyar USD iken 2012 yılında bu pazarın 148.8 milyar USD’ye ulaşması bekleniyordu.

Continue Reading →

26/03/2013
by Selahattin Esim
0 comments

Türk Think Tank Kuruluşları ,Türkiye 2023 Vizyonu ve Katip Çelebi arasındaki bağlantı

Türkiye’nin önüne gelmiş bulunan tarihin sürüklediği liderlik fırsatının yeterince algılandığını zannetmiyorum.  Bu fırsatın önümüzde olduğunu, bundan rahatsız olan  birçok ülke tarafından  yapılan karşı çalışmalardan ve geliştirilen stratejilerden anlamak mümkündür. Sayın Başbakanımızın yapmış olduğu Afrika gezisinin hemen akabinde Fransa’nın Mali’de müslümanlara karşı giriştiği modern dünyanın “düzenleyici ve özgürleştirici” müdahalesi o bölgelerde hüküm süren anlayışın kimlerin elinde olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Mali’deki gelişmelere tarihin katmanlarından bakmak başlıklı TASAM Düşünce kuruluşunun web sayfasında yayınlanan Prof. Dr. Altan Çetin’in yazısını dikkatle okumanızı öneririm.

Bu noktada ülkemizin rekabet ettiği ülkelerle karşılaştırıldığında en büyük eksiklerden birisi üretilen düşüncelerin çok az sayıda olmasıdır. Ne yazık ki ülkede bugüne kadar yerleşmiş olan alışkanlıklar 5-10 yıl içerisinde terk edilemiyor. Ülkenin ilerleme hızını birçok kesim yakalamakta zorluk çekiyor, bu hıza uygun fikir üretilmekte geç kalınıyor.
Continue Reading →

18/03/2013
by Selahattin Esim
0 comments

Dünya Markası Galatasaray ve Yönetim Krizleri

Galatasaray’da bir yönetim sorunu olduğu son dönemde gözlerden kaçmıyor. Önce kısa bir geçmişe dönüp bakalım. Türkiye’nin medar-ı iftiharı olmakla övünen Galatasaray Spor Kulübünün 2000 yılından sonraki süreçte nasıl yönetildiği üniversitelerde araştırma tezi olacak kadar ilginç. Türk futbol tarihinde en büyük başarıları elde eden kulüp kendi içinde başarıyı paylaşamayıp birbirine düşerek o muazzam başarıyı maddi gelire bir türlü dönüştüremedi. Kulüp UEFA Şampiyonu olduğunda Ali Sami Yen önünde bekçi kulübesinde satış yapan gecekondu misali GS Store mağazasında talebi karşılayacak sayıda forma yoktu!!! Kulübün her unsuru ile bu büyük başarıya hazır olmadığı sonradan çok belli bir şekilde ortaya çıkmış oldu ve o muhteşem ekip bir bir kulübü terk ederek dağıldı.

UEFA kupasına giderken takımın çektiği maddi sıkıntılara rağmen Fatih Terim’in oluşturduğu sevgi,saygı ve arkadaşlık ortamında hiçbir futbolcu para sıkıntısını problem etmedi, çünkü mutluydular. Onları birbirlerine bağlayan sevgi ile sahada birbirlerinin açıklarını kapatmak için çılgınca pres yapıyorlardı, oynadıkları oyun çok muhteşem bir taktiğe dayalı değildi ama içinde azim,sevgi ve saygı vardı. Büyük takımlar bile bu tarz yüreğini ortaya koyan bir takımla baş edemiyordu.

Continue Reading →

10/03/2013
by Selahattin Esim
0 comments

Tarihe gömülmüş zenginliğimiz Bursa kemhası ve ipek kumaş dokumacılığımız

Osmanlı İmparatorluğu’nun 16. yüzyılda ürettiği ipekli kumaşlar, dokuma ve tasarım alanında dünyada tepe noktası olarak biliniyor. Sonraları bu kalitede kumaş dokunamamış. Osmanlı Devletine önemli bir vergi geliri sağlayan Bursa’da şimdilerde birçok kişi bu kumaşların ismini bile hatırlamakta güçlük çekiyor. Bu kültürel zenginliğe Bursa’da neden sahip çıkılmadığını anlamak mümkün değil.


Continue Reading →

12/02/2013
by Selahattin Esim
1 Comment

Türkiye’den neden dünya çapında marka olabilmiş restoran zinciri çıkmıyor?

Dünyaca tanınmış mutfağımız olmasına rağmen Türkiye’nin halen dünya çapında tanınmış bir restoran zinciri olmaması çok ilginç bir durum arz ediyor. Bence Türk girişimciler çok büyük bir fırsatı değerlendiremiyorlar. Ülkemizi ziyarete eden milyonlarca turistin muhakkak tadı damağında kalmış bir yemeğimiz olduğundan yola çıkarsak bunun ne kadar büyük bir pazar olduğunu görmekte zorlanmayız. Türk dizilerinin nerede ise tüm Arap ülkelerinde rağbet görmesi hizmet sektörünün önünü açan bir fırsata dönüştürülebilir. Köfte, döner, sucuk ekmek gibi fast food kategorisine giren lezzetlerimiz nedense standart ve yüksek kalitede yurtdışında tüketicinin beğenisine sunulamıyor.

YURTDIŞINDA restoran ya da kafe açan Türk markaları artık ihracata yönelik devlet yardımlarından yararlanabiliyor. Türk Malı İmajının Yerleştirilmesi ve Turquality’nin Desteklenmesi” tebliğindeki “şirket” bölümüne ilk kez “zincir restoran” tanımı 2011’de eklenmişti. Bu sayede yıırtdışında franchising sistemiyle restoran ya da kafe açacaklara çok cazip hibe destekler veriliyor.  Turquality, markalaşma potansiyeli olan ürün gruplarına sahip firmaların, üretimlerinden pazarlamalarına, satışlarından satış sonrası hizmetlere kadar bütün süreçleri kapsayacak şekilde çeşitli destekler sunan bir program. Şimdi kimse bu konuda devleti şikayet etmesin iş girişimcinin iyi araştırılmış bir iş planı ile bu girişimleri yapmasına kalmış oluyor, yani top girişimcilerde.
Continue Reading →

29/01/2013
by Selahattin Esim
0 comments

Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi

Anayasa Hukuku ve Yüksek Yargı Üzerine yaptığım araştırmada elde ettiğim birkaç önemli bilgiyi sizlerle paylaşmak isterim.

Avrupa’da birçok ülkenin Anayasasında vatandaşların temel hak ve hürriyetleri öncelikli olarak belirtilir ve ondan sonra millet kavramı üzerinde durulur.

Örneğin Fransa, yönetimde yarı-başkanlık sisteminin uygulandığı üniter bir devlettir. Ülkenin başlıca ilke ve ülküleri İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’nde açıklanmıştır.

Fransa’nın tek resmî dili Fransızcadır ancak ülkede pek çok yerel dil, lehçe ve azınlık dili de yaygın olarak konuşulur. Bu dilleri konuşanlar çoğunlukla Fransızcayı da akıcı biçimde konuşan iki-dilli kimselerdir.
Üniter devlet (Etat unitaire, unitary state)”e, “tek devlet” veya “basit devlet (Etat simple)” de denir. Danimarka, Fransa, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsrail, İtalya, İzlanda, Hollanda, Japonya, Lüksemburg, Norveç, Portekiz, Yunanistan, Türkiye gibi devletler birer üniter devlettir.

Continue Reading →

23/01/2013
by Selahattin Esim
0 comments

Prof.Dr. Nevzat Yalçıntaş Hocamız ve ” Türkiye’yi Yükselten Yıllar” kitabı

Saygıdeğer Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş Hocamızın yeni yayınlanmış olan “Türkiye’yi Yükselten Yıllar” kitabını değerli Kardeşim Mehmet Yalçıntaş bana hediye edince hemen okumaya koyuldum. Sayın Hocamızın bir bibliyografisi gibi çocukluk yıllarından başlayıp bugüne kadar gelen anılarını, ülke sorunları hakkında teşhislerini ve siyasi tecrübelerini aktardığı akıcı üslupla yazılmış bir kitap olduğundan sizi sürükleyen bir içeriğe sahip ve kolay okunuyor.

Sayın Hocamın hafızasında uzun yıllar birikmiş kim bilir ne hatıralar vardır diye merakla kitabı okumaya başlayınca akıcı bir hızla 118. sayfaya kadar geldim ve orada durdum. Çünkü bu sayfada Türkiye’nin çok önemli ve bence halen halledilememiş bir sorunu ile ilgili bir anısı ve doğru bir saptaması vardı. Devlet memurlarının bulundukları mevkilere topluma hizmet vermek için alındıklarını ve yetiştirildiklerini unutup vatandaşa yukarıdan bakan, tahakküm edici ve ezici tavrı aradan yıllar geçmesine rağmen halen bir amansız hastalık gibi peşimizi bırakmıyor. Ne yazık ki kadrolar ne kadar değişirse değişsin devlet tarafına geçen insanlar birdenbire kendilerini devletin sahibi görme hastalığına tutulup topluma zulmetmeye meylediyorlar. Halbuki bu toplum kendisine daha iyi hizmet verilsin diye vergi veriyor ve vatandaşlık görevlerini yerine getiriyor. Devlet kurumlarına atanan üst düzey bürokratlar birden bire iş dünyasına olumsuz bir bakış açısına sahip oluyorlar. Bizdeki anlayış hep devletin ezici gücünün hissettirilmesi yönünde. İş dünyasına verilen hizmet büyük bir lütuf gibi görülüyor.

Continue Reading →

23/10/2012
by Selahattin Esim
0 comments

Çin’i anlamak ve Çin İle İş Yapmak “Understanding and doing business with China”

Geçenlerde DEİK Türk-Çin İş Konseyi tarafından düzenlenen Çin’i anlamak ve Çin ile iş yapmak konulu toplantıya katıldım. Toplantının ana konusu Çin ile iş yapmak ve Çin’i anlamak olduğu için panelde İş adamları ağırlıktaydı.

Toplantının ikinci bölümünde Türkiye – Çin ilişkileri, Türk iş dünyası Çin’in yükselişinden nasıl yararlanabilir başlıklı panel vardı. Bu panelde en çarpıcı açıklamaları Konsey Başkanı Sayın Hüsnü Özyeğin yaptı. Arazi bakmak  için Çin’e gittiğinde kendisine gösterilen arazilerden birisinde bir VW Bayisi olduğunu görmüş. Yanındaki Belediye Başkan Yardımcısına keşke bu bayi bu arazinin içerisinde olmasaydı yapacağımız AVM’yi muhakkak burada inşa etmek isterdim diye bir laf etmiş. Bir sonraki Çin seyahatinde tekrar arazileri gezerken bir önceki seferde gezdirdikleri araziye tekrar götürdüklerinde VW bayisinin yerinde yeller estiğini görünce şaşkınlıktan ne söyleyeceğini bilememiş. Daha henüz ortada bir imza yok, bir ihale yok ve Çin’liler o araziye yatırım yapmak isteyen iş adamının gönlünden geçeni yaparak kalbini fethediyorlar. Aynı durumun ülkemizde olduğunu farz edelim veya hayal edelim, nelerle karşılaşırız tasavvur edebiliyorsunuz değil mi?.

Toplantıda en çarpıcı açıklamayı ise ÇİMTAŞ Genel Müdürü Sayın Vedat Mimaroğlu yapacaktı. Kendisi Çin’lilerin daveti üzerine bu ülkeye gittiklerini ve yaptıkları fizibilite çalışmasından sonra orada fabrika açmaya karar verdiklerini belirterek tüm işlemlerin inanılmaz bir esneklik ve hızda yürütülmesinden dolayı şaşırdıklarını söylüyordu. Sonuçta şirketi kurmak için gittiklerinde tüm işlemlerin gerekli birimlerin hazır olması sayesinden 2 saatte bittiğini, tüm imzaların atıldığını söylemesi çok şaşırtıcı bir bilgiydi.

Continue Reading →

18/09/2012
by Selahattin Esim
1 Comment

Ejderhanın başındaki Türk Zeki Özal ile gurur duyuyorum

Uzun yıllardır gezdiğim birçok ülkede kaldığım otellerde akşam odama gelen meyve sepetinin içinde çoğunlukla Alman,İsviçre,Hollanda,İngiliz kökenli yöneticilerin ismini gördüm. Ülkelerinden binlerce kilometre uzakta disiplinli bir şekilde çalışıp gittiğiniz ülkenin sokaktaki görüntüsü ile bağdaşmayan üst düzey bir otelcilik hizmeti verilmesini sağlıyorlardı. Onları buraya çeken nedir diye hep sorgulamışımdır. Geçenlerde Karayipler’de hizmet veren bir yüzer otelde görev yapan Alman aşçıyı tanıtan televizyon programını Alman ZDF kanalında seyrederken nasıl disiplinli bir şekilde her şeyi kontrol ettiğini ve yüzer otelde seyahat eden bin kişiye tüm gün boyunca nasıl muhteşem bir hizmet verildiğini gördüğümde bizim aşçıların da bu işin altından rahatlıkla kalkabileceğini düşündüm. Çünkü Antalya’da binlerce kişinin kaldığı otellerde bunu rahatlıkla başarıyorlar. Belki tek büyük eksikleri yabancı dil olabilir, ama artık bunu da aştıklarını zannediyorum. Artık birbirlerinin işlerini kapacaklarına yurt dışına yönelseler hem  maddi imkanları artacak ve hemde ülkeye döviz getirmiş olacaklar.

Bundan yıllar önce Bangkok’ta  en pahallı otelllerden olan Oriental Otelde yine aynı şekilde bir Alman yöneticinin ismi ile gelen meyve sepetini görünce onun yerinde bir Türk yöneticinin hayalini kurmuştum. Yıllar sonra Türkiye’de kurulan lüks oteller 25 milyon turist çektiğinde bu sefer neden yönetici veya otel konsepti hizmeti ihraç edemediğimiz aklıma hep takılıp durdu. Antalya’da dünyanın hiçbir yerinde göremeyeceğiniz hizmeti sunan yöneticilerin nesi eksik acaba diye hep kendi kendime sordum. MÜSİAD Araştırmalar Komisyonu Başkanlığı yaptığım 2010 yılında hazırlamış olduğumuz “Türkiye’nin 2023 Yılı Hizmet İhracatı Vizyonu” adlı raporda turizm sektörüne 52 sayfa ayırmamıza rağmen görüşlerini aldığımız hiç bir uzman,  yönetici veya otel konsepti hizmet ihracatından çok istememize rağmen bahsedememişti çünkü herhalde bunun olacağına inanmıyorlardı veya bu yönde bir araştırmaları olmamıştı. Halbuki biz hizmet ihracatı olmadan hedeflerin yakalanmasının mümkün olmadığına inanıyorduk.

Rapora aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

http://www.musiad.org.tr/detayArYay.aspx?id=310
Continue Reading →

27/08/2012
by Selahattin Esim
0 comments

Ortaklık Kültürü ve Başkalarının Hakkına Riayet Etmek

Ortaklık kültürü, insanların birlikte hareket ederek amaçlara ulaşabilmek için geliştirdikleri farklı ortaklık şekillerinin toplamıdır. Bu yönüyle ortaklık kültürü tek bir kişinin bakış  açısından değil, ortak olmuş ve tecrübe kazanmış, sonra bunu gelecek nesillere aktarmış insanların ortak bakış açılarını yansıtmaktadır.

Türkiye’nin son dönemdeki hızlı gelişimi birçok ülkenin dikkatini üzerimize çekmiş bulunuyor. Bölgesel projeler değerlendirildiğinde Türk Firmalarının ortaklığı olmadan yabancı ortakların bu pazarlara girmeleri çok zor gibi gözüküyor. Kendini yenilemeyen,teknolojisini geliştiremeyen ve ortaklık kültürünü benimsemeyen,etik değerlere sahip olmayan  firmalar yakın gelecekte büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalacaklardır.

Continue Reading →

12/07/2012
by Selahattin Esim
0 comments

Yahyalı Kapuzbaşı Şelalesi

Geçen hafta Kayseri’de bulunmamız dolayısı ile hep görmek istediğim Yahyalı Kapuzbaşı şelalesini ziyaret etmek için bir gezi düzenledik.

İnternet üzerinde pek fazla bilgi olmadığından gözümüzü kapatıp Kayseri’de toplayabildiğimiz bilgilerle yola koyulduk. İlk sürprizi Yahyalı’ya varınca yaşadık. Bu ilçede Belediye’nin tesislerinde güzel kahvaltı yapılabileceği bilgisine göre hareket ederek yanımıza hiçbir şey almadan yola çıkmamız bizi şaşırtan hoş bir sürpriz yaşamamıza sebep oldu. Yahyalı’ya vardığımızda tesise girince kapalı olduğunu ve böyle bir hizmet olmadığını görmenin şokunu yaşarken ağaçların arasından buraya gelin diye bir ses duyduk. Tam o sesin olduğu yere yönelirken karşılacağımız manzara aklımıza dahi gelmezdi. Burada güzel kahvaltı olduğunu söyleyen dostum Mustafa Çelik ailesi ile mükellef bir kahvaltı sofrasında tam karşımda oturuyordu. Bana burada kahvaltı olduğunu söylemesine rağmen pastırmadan, tahinli katmere kadar klasik bir Kayseri kahvaltı nevalesini yanlarında getirip orada buldukları boş tesiste masalara yerleşmişlerdi. Bizi hemen sağolsunlar sofralarına davet ettiler ve insanın kısmet dediği şey herhalde bu olmalıydı. Tam ben Mustafa hani bu tesiste altından suların aktığı bir mekanda kahvaltı yapılıyordu derken ” Evet doğru abi bak herşey var kahvaltı sofrası hazır buyrun ” diye esprili bir şekilde Kayseri görgüsü ile on kişiden oluşan ekibimizi sofralarında ağırladılar. Halbuki biz iki gün önce görüştüğümüzde kendilerinin Darende tarafında gideceklerini söylemiş ve bizi de davet etmişti. Hayatımda karşılaştığım en tatlı sürprizlerden birisini burada yaşadığımı söylersem herhalde abartmış olmam.

Continue Reading →

19/06/2012
by Selahattin Esim
0 comments

İstanbul Trafiğine Çözümler, Uçuk Projeler

Geçen hafta Bakü’den İstanbul’a 2,5 saat süren bir yolculuk yaptıktan sonra Atatürk Havalimanından Anadolu yakasındaki evime ancak 3,5 saatlik bir yolculuktan sonra varabildim. Artık İstanbul’un 2 yakası arasında ulaşım binlerce kilometre uzaklıktaki bir ülkeye gitmekten daha uzun sürebiliyor. Mega şehirlerin en büyük problemi İstanbul’da da kendini artık giderek artan bir şekilde göstermeye başladı.
Continue Reading →